Hizmet Hareketi’nin Toplumsal Barış ve Adalet Deklarasyonu

24 Haziran 2025 – Hizmet Hareketi barış içinde birlikte yaşama ve insanlığa hizmet etme ortak ideali doğrultusunda, eğitim, diyalog ve insani yardım faaliyetlerini önceleyen, gönüllülüğü esas alan, dini, sosyal ve kültürel çeşitliliği kucaklayıcı, ilhamını İslamî ve evrensel insanî değerlerden alan bir sivil toplum hareketidir.

Hizmet gönüllüleri, barışa ve evrensel hukuk ilkelerine her zaman sadık kalmış, her dönem ve şartta toplumsal uzlaşıyı öncelemiş, şiddeti ise kategorik olarak reddetmiştir. Yakın tarih bunun sayısız örneğine şahittir. Farklı toplumsal kesimleri, aynı masa etrafında bir araya getirme gayretleri Hizmet’in geçmiş pratiğinde sıkça görülmüştür. Nitekim, geçmişte de Çözüm Sürecine ilk güçlü destek, “Sulh hayırdır” diyerek bizzat Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından verilmiştir. Bu tarihî perspektif, mevcut krizlerin aşılmasında da yol gösterici olmayı sürdürmektedir.

Hizmet gönüllüleri, içinde yaşadıkları toplumun huzuruna ve ortak faydasına katkı sunmayı her zaman bir sorumluluk olarak görmüş olup, kimsenin dışlanmadığı, farklılıkların tehdit değil zenginlik olarak görüldüğü, hukuk devleti ve insan haklarının tam anlamıyla tesis edildiği bir Türkiye hayalini paylaşmaktadır. Hizmet Hareketi hangi saiklerle gündeme getirilmiş olursa olsun, toplumsal barışı, eşit yurttaşlığı ve pazarlık konusu yapılamayacak temel hak ve özgürlüklerin ikamesini önceleyen her girişimi değerli bulmaktadır.

Türkiye’nin içinden geçtiği derin toplumsal, siyasal ve hukuki kriz ortamında, herkesin insan onuruna yakışır bir şekilde yaşamasını mümkün kılacak adalet temeline dayalı hukukun üstünlüğünün yeniden tesisi tarihî bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun gereği ise, devleti yönetenlerin evrensel hukuk ilkelerine bağlılıklarını somut adımlarla ortaya koymalarıdır. Yıllardır süregelen insan hakları ihlallerine son verilmesi, yargı bağımsızlığının sağlanması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kurumların kararlarının eksiksiz uygulanması hem toplumsal vicdanın onarılması hem de derinleşen mağduriyetlerin giderilmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Bu gerçekleştiği takdirde Türkiye, uluslararası kamuoyu nezdinde kaybettiği prestij ve saygınlığı yeniden kazanacaktır.

Evrensel hukuk ilkelerinin hayata geçmesi, sadece hukuki reformlarla değil, aynı zamanda yaşanmakta olan mağduriyetlerin sona erdirilmesi ve uğranılan zararların telafisiyle mümkündür.

Türkiye’de mağdur edilmiş masum insanlara ve onların yakınlarına destek olunması sadece Hizmet gönüllülerinin değil, herkesin ahlaki ve insani görevidir. Ne var ki, böylesine masum çabaların bile suç sayılıp cezalandırıldığı bir ortamda, toplumsal barışın tesisinden bahsetmek mümkün değildir. Bu durum evrensel hukuk ilkeleri ile bağdaşmamakta ve masum insanları sivil ölüme mahkûm etmektedir.

Son on yıldır sadece Hizmet’e sempati duyduğu iddiasıyla yüzbinlerce insan görevlerinden uzaklaştırılmış, temel haklarından mahrum bırakılmış, nefret söylemlerinden işkenceye kadar varan ağır mağduriyetlere uğratılmıştır. Hukuksuz ev baskınları, işten çıkarmalar, mülklere el koymalar, sürgünler ve haksız tutuklamalar gibi her türlü adaletsizlik ve kötü muameleye rağmen, bu mağdur ve masumlar asla şiddete başvurmayarak, onurlu duruşlarını kararlılıkla sürdürmektedirler.

Devletin tüm imkanları kullanılarak, sistematik bir şekilde yok edilmeye çalışılan Hizmet Hareketi ve gönüllülerinin bu dönemde ortaya koyduğu duruş, gelecek kuşaklara bırakılacak en değerli miraslardan biridir.

Hizmet gönüllülerinin dünyanın değişik yerlerinde yürüttüğü eğitim, diyalog ve insani yardım faaliyetlerinin yanı sıra, yaşanan mağduriyetlerin giderilmesine yönelik hukuk mücadelesi, Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi ile Siyasi ve Medeni Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşmesi’nde tanımlanan temel haklar çerçevesinde, meşru ve evrensel değerlere dayalı olarak sürdürülmektedir. Türkiye’de yaşayan mazlum ve mağdurlar ise sadece asgari düzeyde hayatlarını idame ettirmeye çalışmaktadır.

Bu vesileyle bir kere daha vurgulamak isteriz ki Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, Hizmet Hareketi’nin ilk günlerinden itibaren istişare mekanizmasının işletilmesini bizzat sağlamış, her vesileyle tavsiye ve teşvik etmiş; hatta somut adımlar atmıştır. Küresel tecrübe paylaşımı ve danışma süreçleri, her seviyede ilgili heyetler ve platformlar aracılığıyla gerçekleştirilerek, Hizmet gönüllüleri arasında etkili bir iş birliği ve bilgi paylaşımı mümkün olmuştur. Hizmet Hareketi’nin tüm faaliyetlerinde bugüne kadar olduğu gibi ortak akıl ve istişare esas olacaktır. Hizmet Hareketi’ni temsil eden kurumlar ve istişare heyetleri bellidir ve Hizmet camiası tarafından bilinmektedir. Zaman zaman yapılan bilgilendirme ve açıklamalar, bundan önce olduğu gibi bundan sonra da ilgili kurumlar tarafından yapılacaktır. Bunun dışında, şahsi inisiyatiflerle yapılan açıklamalar Hizmet Hareketi’ni temsil etmemektedir.

Yenilenme ve geleceğe daha sağlıklı bir zeminde yürüme adına Hizmet Hareketi’ne yönelik her türlü yapıcı eleştiri değerlidir. Bu tür katkıları saygıyla karşılıyoruz ve bunların hizmetlerimize fayda sağlayacağına inanıyoruz. Ancak son dönemde, eleştiri adı altında yürütülen, Hizmet’in birlik ve bütünlüğünü hedef alan bir takım planlı girişimler, özellikle ‘taban-tavan’ veya ‘yurt içi-yurt dışı’ gibi yapay ayrımlar üzerinden yapılan kampanyaların, gönüllüler arasında ayrıştırmayı amaçladığı gözlenmektedir. Bu tür yönlendirmelere ve iç bütünlüğü zedeleyici söylemlere karşı, tüm gönüllülerimizin sağduyulu davranacaklarına, yapıcı eleştiri ile yıkıcı ayrıştırmayı birbirinden ayırt edebileceklerine olan inancımız tamdır.

Hizmet Hareketi, 2021 yılında deklare ettiği Temel Değerler ve kolektif aklın rehberliğinde; toplumsal barışa ve insanlığa katkı sunmaya Cenab-ı Hakk’ın inayetiyle devam edecektir.

Kamuoyuna saygıyla arz ederiz.

Mesajı PDF olarak indirin.

STATEMENTS / PRESS RELEASES